Ardahan (Ardahan)
1924 yılında il olmuştur. 1926 yılında Kars iline bağlı bir ilçe olmuştur. 1992 yılında Kars ilinden ayrılarak tekrar il olmuştur.
Ardahan, ilin coğrafi yapısı ve tarihi geçmişinden kaynaklanan kendine özgü doğal ve tarihi değerlere sahiptir. Ardahan, Doğu Anadolu Bölgesi'ne has doğal yapısı ve ikliminin yanında Doğu Karadeniz Bölümü'nün topoğrafyasına, iklimine ve bitki örtüsüne geçiş yerleri ile farklı güzellikleri bir arada barındırmaktadır. Yüksek ovaları, akarsuları, ormanları, zengin çiçek çeşitliliğine sahip yaylaları ve iki gölü ile Ardahan keşfedilmeyi bekleyen bir doğa cennetidir.
Gürcistan - Ardahan arasında Türkgözü ve Çıldır Aktaş Sınır Kapısı olmak üzere toplam iki adet sınır kapısı bulunmaktadır.
Bugün bir il olan Ardahan bölgesinin adı, Osmanlılar Gürcü yönetiminden ele geçirdiği için Gürcüce Artaani'den gelir. İlin merkezi olan Ardahan kentinin tarihi, geleneksel rivayete göre Nuh’un oğlu Yafet'in üçüncü kuşaktan torunu Cavahos tarafından kurulmuştur. Ancak kuruluşunda kent, sırasıyla Kacta-kalaki ve Huri adını taşıyordu. Bu kentin Gürcü tarihinde çok önemli bir yeri olmuştur. Büyük İskender'in komutanı Azon ile Gürcü topluluklarını bir araya getiren I. Parnavaz (İÖ 326 - İÖ 234) arasındaki savaş bu kent yakınlarında gerçekleşmiş ve Parnavaz'ın Kartli Krallığı'nı kurmasıyla sonuçlanmıştır.
Bu savaştan sonra Parnavaz’ın, hakim olduğu topraklara sekiz eristavi (prens) ve bir komutan atamasının ardından Ardahan bölgesi, Tsunda’ya tayin edilen beşinci eristavinin sınırları içerisinde kaldı. Gürcü kralı III. Mirian (hd. 306-337), Kapadokyalı Azize Nino’nun telkinleriyle Hıristiyanlığın resmi din olarak kabul edince, kilise inşa etmek ve halkı vaftiz etmek üzere Bizans İmparatoru I. Konstantin’den rahip ve mimarlar yollamasını talep etti. Bu dönemde ilk Gürcü kilisesi Ardahan sınırlarında içinde inşa edilmiştir. Eruşeti’de (şimdi Ardahan’ın Hanak ilçesine bağlı Oğuzyolu köyü) yapılan bu kilise, I. Konstantin'in Hıristiyanlığın kabul edilmesinden duyduğu memnuniyetin bir göstergesi olarak Gürcistan’a yolladığı ve İsa’nın çarmıha gerilişi sırasında ellerine çakılan çivilerle kutsanmıştır.
Kral Vahtang Gorgasali’nin 5. yüzyılda piskopos tayin ettiği on bir kilise arasında Klarceti’deki Ahiza Kilisesi ile Ardahan bölgesindeki kilise de yer alıyordu. Arap akınlarının ve başkent Tiflis’te bir Arap Emirliği’nin kurulmasının sonucunda, Gürcistan'ın doğusundan Tao ve Klarceti bölgelerine yoğun göçler gerçekleşti. Bagratlı Aşot 9. yüzyılın başında Ardanuç’u başkent yaparak Tao-Klarceti Prensliği’ni kurdu. Ardahan ve çevresi de bu yeni devletin sınırları içinde kaldı. Kartli’den gelen Rahip Grigol Hantsteli ve diğer din adamları özellikle Klarceti’de çok sayıda manastır inşa ettiler ve Ardahan’ın da içinde yer aldığı bölge zamanla “Gürcistan’ın Sina’sı” olarak adlandırıldı. Ancak ilk kiliselerin kurulduğu ve piskoposların tayin edildiği Ardahan bölgesi, özellikle de manastır faaliyetleri yönünden Klarceti ve Tao'ya nazaran ikinci planda kaldı. Bu dönemden günümüze sadece iki manastır ulaşmıştır. Bu manastırlar Dörtkilise köyündeki Dört Kilise Manastırı ve Vaşlobi köyündeki Vaşlobi Manastırı’dır. Gürcü kralı II. Giorgi’nin Emir Ahmed’e Kveli Kalesi Savaşı’nda (1080) yenilmesinin ardından Ardahan bölgesinin de içinde yer aldığı Tao-Klarceti bölgesine kırk yıl boyunca Büyük Selçuklular hakim oldu. Ancak Büyük Selçuklular 1121 yılında Didgori Savaşı’nda ağır bir yenilgiye uğradı ve Ardahan bölgesi yeniden Gürcü hakimiyetine girdi. Birleşik Gürcü Krallığı’nın en parlak döneminde Ardahan bu krallığın bir parçasıydı. Daha sonra, birleşik Gürcü Krallığı’nın parçalanması sırasında bağımsız devlete dönüşen Samtshe Atabeyliği’nin (1268-1625) sınırları içinde yer aldı. Trabzon’un alınmasından (1461) sonra doğuya doğru ilerleyen Osmanlı Devleti, bu yeni Gürcü devletinin sınırlarına dayandı. 1551 yılında Ardanuç ve Ardahan bölgelerini ele geçirdi. Bölge bir sancak haline dönüştürüldü. Bölgede rekabet eden İran ile Osmanlı Devleti arasında 1555 yılında Amasya Antlaşması imzalanınca Ardahan bölgesi kesin olarak Osmanlı sınırları içinde kaldı. Osmanlı Devleti 16. yüzyılın son çeyreğinde Çıldır Eyaleti’nin kurdu. Bu eyaletin livalarından biri, Ardahan-i Büzürg adıyla Ardahan bölgesiydi. Bugün Ardahan ili sınırları içinde kalan Çıldır ve Posof ilçeleri de ayrı birer livaydı. Ardahan-i Büzürg (Büyük Ardahan) olarak kaydedilen livanın (sancak) idari merkezinin adı Parakan (Rabat-i Kale-i Parakan; رباط قلعه پرهكن) idi. Parakan Büyük Ardahan livasının en önemli kale-kentiydi. Parakan ya da Parakani adı ünlü Gürcü tarihi Kartlis Tshovreba’da da geçmektedir. Nitekim Osmanlılar 16. yüzyılda Gürcü atabegleri yönetimi altındaki Samtshe-Saatabago karşı açtıkları savaşta önce Ardanuç’u (Artanuci), sonra da Parakan’ı (Parakani) ele geçirdiler. Parakan Kalesi'nin ele geçirdikten sonra Osmanlılar bütün Ardahan bölgesine hâkim oldular. Parakan adı ayrıca Evliye Çelebi ile Kâtib Çelebi’nin eserlerinde de geçmektedir.
1878 yılından sonra Ardahan, Rus İmparatorluğu tarafından işgal edildi ve 1914'e kadar Kars Oblastı olarak bilinmekteydi. Rus İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra ilin kuzeyi 1918-1921 yılları arasında Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti, güneyi ise 1918-1920 yılları arasında Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti'ndeydi. Ardahan 1921 yılında Kars Antlaşması ile Türkiye tarafından geri alınarak kurtarılmıştır.
2000 yılından itibaren Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının inşası yerel ekonomiye katkı sağlamıştır.
Harita - Ardahan (Ardahan)
Harita
Ülke - Türkiye
Döviz / Language
ISO | Döviz | Sembol | Significant Figures |
---|---|---|---|
TRY | Türk lirası (Turkish lira) | ₺ | 2 |
ISO | Language |
---|---|
AV | Avarca (Avar language) |
AZ | Azerice (Azerbaijani language) |
KU | Kürt dilleri (Kurdish language) |
TR | Türkçe (Turkish language) |