Kırgızca

Kırgızca
Kırgızca ya da Kırgız Türkçesi (, ya da , ), Kırgızların ana ve Kırgızistan'nın resmî dili. Altay dillerinin içerisinde sınıflanan Türk dillerinin Kıpçak grubuna ait bir dildir. Kazakça ile yakın özellikler gösteren Kırgızca 4 milyondan fazla kişi tarafından konuşulmaktadır.

Kırgızlar hakkındaki ilk tarihî bilgiler M.Ö. 200'lü yıllara dayanmaktadır. Çin kaynaklarında korunmuş bu belgelerde Kırgızlar, daha o dönemlerde kendi devlet yapısına ve kuvvetli orduya sahip en eski Türk boyu olarak gösterilir. Daha sonraki Çin, Türk, Arap, Fars kaynakları Kırgızların Orta Asya'nın geniş topraklarında dinamik bir göçebe hayat sürdürdüklerini, Kırgız Kağanlığı gibi uzun ömürlü devlet kurduklarını göstermektedir. 6. yüzyılın ortasında kurulmuş olan Kırgız devleti yedi asır yaşadıktan sonra 13. yüzyılın sonlarında Cengiz Han'ın oğulları tarafından yıkılmıştır.

Kırgızcanın oluşum tarihi de Kırgız halkının tarihi kadar eski devirlere dayanır. Bu oluşum tek bir sahada gerçekleşmemiştir. Kırgızcanın diğer Türk boyları ve Moğol, Fars kökenli diller ile uzun süreli temasları ve onlardan etkilenmeleri söz konusudur.

Kırgızcanın bir yandan Moğolca, en eski Türk dillerinden Sarı Uygurca ve Sibirya Türk dilleriyle, diğer yandan Kıpçak grubu ile yakınlık gösteren özellikleri ona Türkoloji tasniflerinde bazen Kıpçak grubu içinde, bazen de Sibirya Türk dilleri içinde yer verilmesine neden olmaktadır. Son Türkoloji tasniflerine göre Kırgızca, Kıpçak grubu içinde yer almaktadır. Ancak bu grup içinde Kırgızcanın ayrıca bir konumu hep olacaktır. Bu özellik, Kırgızcanın ses ve söz varlığı açısından Sibirya Türk dilleri ve Moğolca ile, dilbilgisi yönünden de Kıpçak grubu ile yakınlık göstermesinden kaynaklanmaktadır.

11. yüzyıldan itibaren Kırgızların Yeniseyden Tanrı Dağlarına doğru göçü başlar. Bununla beraber Kırgızcanın da Kıpçaklaşma süreci başlamış olur. Orta Çağ Kırgızcasının durumu kısmen Kâşgarlı Mahmud'un Dîvânü Lugâti't-Türk sözlüğünde yansıtılmıştır. Kırgızcanın daha sonraki devirlerdeki gelişme sürecini belirleyici olgulara bakılırsa, Kırgızcayı diğer Kıpçak lehçelerinden ayıran ve ikincil uzun ünlülerin meydana gelmesi, yuvarlaklaşmanın eklere de yansıması, ortak Moğolca kelimelerin varlığı gibi sadece Altayca ile yakınlık gösteren özellikler bu devrin sonlarına doğru meydana geldiği görülür.

Yeni Kırgız Türkçesi devri Kırgızların şimdiki Kırgızistan topraklarına yerleşmesinin tamamlanması, Kırgız etnogenezinin oluşmasından sonraki dönemdir. Bu oluşumun esası Yenisey'den göç etmiş Kırgız tayfaları ile Tanrı Dağlarında eskiden beri yerleşik yaşayan Türk ve Fars kökenli tayfaların asimile sürecinin sonucu olarak meydana gelmiştir. Günlük hayat, ziraat, yerleşik yaşam tarzı ve İslam ile ilgili çok sayıda Arapça, Farsça kelimeler Kırgızcaya bu dönemde girmiştir. Kırgızcanın hem dilbilgisi, hem söz varlığı açısından birbirinden farklı iki ağzının teşkili de bu dönemde başlamıştır.

Çağdaş Kırgız edebî dilinin temeli 1920'li yıllarda atılmıştır. Sovyet dönemindeki ilk alfabe, Arap alfabesinin Kırgızcanın özelliklerine uydurulmuş şekli idi. Bu alfabeyle ilk Kırgız gazeteleri Erkin-Too, Kızıl Kırgızstan yayımlanmış; ilkokul kitapları, dergiler, resmî dokümanlar yazılmıştır. Kırgızistan'ın ilk yazarları, şairleri ilk eserlerini sözü edilen Arap alfabeleriyle neşretmişlerdir.

1928 yılında bu alfabe Latin alfabesiyle değiştirilmiştir. 1940'a kadar kullanılmış olan Latin yazısı 1940'ta diğer Sovyet cumhuriyetlerinde olduğu gibi Kırgızistan'da da ortak Kiril esaslı yeni alfabenin kabul edilmesiyle kullanımdan kalkmıştır. 36 harften oluşan Kiril alfabesi günümüzde de kullanılmaktadır.

Ülke
  • Kırgızistan